Bilişim Sektöründeki ‘Büyük İstifa’ Dalgası Dünyayı Sarıyor

 


Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ‘Bilgi Teknolojileri (BT) Sektörü’nde  başlayan ve Avrupa’ya da yayılan ‘Büyük İstifa’ dalgası küresel çapta yaygınlaşıyor. ‘Büyük İstifa' dalgası son dönemde Türkiye’nin de gündemine girdi. Siber güvenlik şirketi ESET, ‘Büyük İstifa’ dalgasının siber güvenlik sektöründeki yetenek açığının kapatılması için fırsata dönüştürülebileceğini paylaştı. 

Siber güvenlik sektöründe yetenek açığı olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor. Dünya genelindeki bu yetenek açığı, günümüzde milyonlarla ifade ediliyor. Salgın sonrası çalışanların kariyer planlarını yeniden değerlendirdiği sırada iş gücü piyasasında nadir görülen bir kargaşa olarak ortaya çıkan ‘Büyük İstifa’ dalgası her ülkeyi etkilemeye başladı. Yetenek açığının oldukça yüksek olduğu siber güvenlik gibi sektörler için bu durum, ilk bakışta kötü haber gibi görünebilir. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre BT alanında çalışanların yaklaşık dörtte üçü (Yüzde 72’si) önümüzdeki 12 ay içerisinde işten ayrılmayı düşünüyor.   

Ancak işverenler karamsarlığı bir kenara bırakarak bu durumu isterlerse gerçek bir fırsata çevirebilirler. Kurumlar, doğru işe alım politikası ile iş gücü piyasasındaki değişkenlikten yararlanarak yeni yetenekleri saflarına çekebilirler. Böylece, güvenlik durumlarını iyileştirip gelişimin gerekli bir unsuru olan dijital dönüşüm ve inovasyonu güvenli bir şekilde uygulayabilirler.   

Güvenlik Sektöründe Neden Yetenek Sorunu Var? 

Sektör kuruluşlarından ISACA’nın (Information Systems Audit And Control Association-Bilgi Sistemleri Denetim Ve Kontrol Birliği) gerçekleştirdiği yeni bir araştırma, dünya genelinde 2000’den fazla siber güvenlik profesyoneline ait istatistikleri ortaya koydu. Araştırmaya göre siber güvenlik profesyonellerinin yüzde 63’ü, yıllık yüzde 8 artışın olduğu açık güvenlik pozisyonlarını dolduramazken yüzde 62’si ise ekiplerinde personel eksikliği olduğunu düşünüyor. Bu profesyonellerin beşte biri ise açık pozisyonlar için nitelikli aday bulmanın bile altı aydan fazla sürdüğünü belirtiyor. Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 60’ı geçen seneye göre yüzde 7 artışla mevcut çalışanlarını tutmakta sorun yaşadıklarını aktarıyor. Mevcut yeteneklerin işten ayrılmalarının altında yatan ana sebepler ise söyle sıralanıyor: 

-Başka bir şirkette işe girme (Yuzde 59) 

-Yetersiz maaş/prim (Yuzde 48) 

-Kariyerlerinde kısıtlı ilerleme fırsatları (Yuzde 47) 

-Yüksek stres oranları (Yüzde 45) 

-Zayıf yönetim desteği (Yüzde 34) 

Bulgular, diğer sektör araştırmalarıyla da benzerlik gösteriyor. ISACA’ya göre küresel siber güvenlik açığı, yaklaşık 200.000’i Avrupa'da olmak üzere dünya genelinde 2,7 milyon çalışana karşılık geliyor. İngiltere'de ise siber güvenlik yöneticilerinin yarısı yakın zamanda stres ve mesleki tükenmişlik nedeniyle istifa etmeyi düşündüklerini ifade ediyor.

Yetenek Kayıpları İçin Kötü Bir Zamanlama 

Kurumların yüzde 43’ünün ISACA’ya geçen sene daha fazla saldırıya maruz kaldıklarını belirttiği bir zamanda yetenek açıkları bu kurumları daha da savunmasız hale getiriyor. ISACA Raporuna göre personel eksikliğinin en önemli sonuçları şöyle: 

-Yanlış yapılandırılmış sistemler (Yüzde 32) 

-Uygun risk değerlendirmeleri için yeterli zaman olmaması (Yüzde 30) 

-Kritik sistemlerin yavaş onarımı (Yüzde 29) 

-Süreç ve prosedürlerdeki dikkatsizlikler (Yüzde 28) 

Halen İnsanlara İhtiyaç Var

Yetenek açığını önlemenin ise bazı yolları bulunuyor. Otomasyon ve makine öğreniminin (Machine Learning) bazı sıradan süreçleri devralmasıyla çalışanların daha önemli görevleri üstlenmeleri sağlanabilir. Kurumlar, ML sistem sonuçlarını öğretmek ve yorumlamak için halen insanlara ihtiyaç duyuyor. Dış kaynak kullanımı diğer bir seçenek, ancak bu hem pahalı olabilir hem de dış kaynak sağlayanlar, çoğu kez müşterilerine yönelik yeterli bilgiye sahip olmuyor.  

2022’de Çalışma Şeklimiz Değişti

Bir kuruluşun uzaktan çalışmasını sağlamak, beraberinde birtakım zorluklar getiriyor. En büyük fakat yeterince önemsenmeyen zorlukların başında veri merkezlerinde, uç konumlarda ve bulutlarda geleneksel ve modern uygulamalardan gelen verileri yönetmek, korumak ve kurtarmak geliyor.

Bugün hibrit çalışmanın benimsenmesiyle evden çalışma uygulamalarının devam etmesi, verilerin artık belirli bir plan olmaksızın yönetilemeyeceği anlamına geliyor.  Kuruluşların son zamanlarda verilerin yalnızca depolanması değil, aynı zamanda korunması gerektiğini de fark etmeye başladılar.

IDC’nin son araştırmalarından birinin sonuçlarına göre, veri koruma cihazları 4 milyar Dolar büyüklüğünde bir küresel pazar hâline gelmiş durumda. Dell Technologies 2020 Dijital Dönüşüm Endeksi bulgularındaysa, dijital dönüşümün önündeki en büyük engel olarak veri ve gizlilik endişelerine işaret ediliyor.

Veri Korumasını Yeniden Düşünmek 

Uçta üretilen verilerdeki büyük artış, suçlular hem “yeni normal” hem de COVID-19 ile ilgili endişelerden yararlanmaya çalıştığı için tehditleri de artırıyor.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de verilerin hacmi, çeşitliliği ve hızı artmaya devam ettiğinden, daha fazla kuruluşun veri odaklı bir kültür inşa ettiği ve verileri otomatikleştirmek ve ölçeklendirmek için teknolojiye yatırım yaptığı görülüyor. Kuruluşlar, veri çağına öncülük etmek için veri yönetimi ve koruma stratejilerini her zamankinden daha fazla geliştirmeleri ve iyileştirmeleri gerektiğinin farkındalar. Ancak teknolojik gelişmelerle birlikte bu konuda daha kapsamlı ve bütüncül bir strateji ve eylem planına ihtiyaç var.

Zira veri korumanın, insanlara ziyaret ettikleri web siteleri hakkında daha dikkatli olmalarını söylemek veya şifrelerini düzenli olarak değiştirmelerini hatırlatmak kadar basit bir konu olmadığı söyleniyor. Kuruluşların veri merkezleri, farklı çalışma lokasyonları ve çoklu hibrit bulut dağıtımları gibi birden fazla konuma dağıtılmış veri ve uygulamalara sahip….

Dell Technologies’in 2020 Küresel Veri Koruma Endeksi Durum Analizi, kuruluşların yönetmesi gereken veri miktarı arttıkça kapsamlı bir veri koruma yaklaşımı sürdürmenin hayati önem kazandığını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki bugün kuruluşlar, sahip oldukları verilerini koruma yöntemleri üzerinde yeniden düşünmeli.

Evlerimiz Artık Yeni Uç 

İnternet altyapısı, uzaktan çalışmanın getirdiği artan yükü büyük ölçüde karşılayabilecek kapasitede olmasına rağmen, ağların evlerde de tıpkı ofis ortamlarında olduğu gibi hızlı yanıt verebilmelerine ihtiyaç var.

Veri Koruma Stratejisinin Önemi 

Uç noktanın korunması, verilerin güvenliğinin sağlanmasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, tutarlı ve stratejik bir veri yönetimi ve koruma sürecine sahip olmak, işlerin doğru ilerlemesinde hayati önem taşıyor.

Kendimizi aniden içinde bulduğumuz bu yeni dünyada, kuruluşların uç nokta güvenliği ve temel güvenlik yeteneklerine yatırım yapmaları gerekecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

e-Ticaret Yönetmeliği’ne Danıştay Ayarı

Veri Depolamanın Geleceği

Sanal Dünyanın Bilgi Avcıları