Haberleşme Teknolojileri OSTİM’de Şekilleniyor

Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi (OSTİM), Ankara’da bir sanayi sitesi...1980’li yıllarda Ulus’taki Ankara Ticaret Gazetesi’nin Reklam ve Pazarlama Departmanı’nı yönettiğim dönemde o zamanki haliyle tozlu-topraklı, ağır makine kokularının yayıldığı bütün sokaklarını karış karış gezmiştim…O yıllarda yeni yeni gelişmeye başlayan OSTİM şimdi son halini görmedim ancak sanıyorum ki bir hayli gelişip, uluslar arası boyutta bir üne kavuşmuş durumda…Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı ile de önemli anlaşmalara ve işbirliklerine imza atmış…OSTİM’de yerleşik firmalar makine imalat, metal işleme, elektrik-elektronik, haberleşme, iş makineleri, imalat makineleri, otomotiv, plastik-kauçuk ve tıbbi araç gereçler sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi, haberleşme ile ilgili yatırımlara oldukça önem veriyor. Savunma sanayi kadar haberleşme alanını da stratejik bir alan olarak değerlendiren OSTİM, savunma alanının arka planını oluşturan haberleşme teknolojileri için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor. OSTİM Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) tarafından sürdürülen Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ne (UUYM5G) de ev sahipliği yapıyor.  

Ankara’nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değişmez başkanti oluşu; ve de Atatürk ile Kurtuluş Savaşı Ekibi’nin Ankara’yı başkent olarak belirlemesi sanıyorum ki herkesin de ortak bir görüşle katılabileceği gibi bir tesadüf değil…Uzun istişareler sonucu üzerinde imza atılmış bir gerçek…Ankara’nın bu kadar önemli oluşu elbette ki tüm kurum ve kuruluşlarına, organizasyonlarına da yansıyor. OSTİM’de o oluşumlardan birisi belki de en önemlisi. OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’ni (OSB) geleceğe taşıyacak 10 parametre; değişik platformlarda zaman zaman gerçekleştirilen ‘Ortak Akıl Toplantıları’nda da gündeme getirilmiş. OSTİM OSB’de; savunma, havacılık, raylı sistemler, medikal, iş ve inşaat makineleri, haberleşme teknolojileri, enerji ve kauçuk gibi yedi farklı stratejik sektörde oluşturulan kümelenmeler, Ankara sanayisinin yanı sıra ulusal üretim yetenekleriyle de işbirliği imkanı sunuyor.

OSTİM, 50 yıl önce tasarlanmış bir sanayi bölgesi olduğu için bulunduğu coğrafyanın sıkıntılarını da yaşıyor. Bölge, şehrin içinde kaldığı ve genişleme alanı bulunmadığı için bazı faaliyet alanları büyüme imkanı bulamıyor. Ankara Alışveriş Merkezleri (AVM) şehri. Çok çok sayıda AVM var; ancak çok sayıda olanı da kapasitesinin altında iş hacmi barındırıyor. OSTİM’de faaliyet gösteren KOBİ’lerin bir bölümü için bu sözkonusu AVM’ler üretim atölyelerine dönüştürülebilir diye düşünüyorum açıkcası…

OSTİM’in Yapısı ve Önemi

Ankara’nın öncü sanayi bölgelerinden biri olan OSTİM, 17 sektör ve 139 işkolunda, 6 bin 200’den fazla işletme, 60 binden fazla çalışanın faaliyet gösterdiği, ulusal ve uluslararası ihtiyaçların karşılanmasında bir çözüm merkezi olarak uluslararası marka değerine sahip bir KOBİ kenti. Temelleri 1967’de atılan OSTİM, günümüzde KOBİ’lerin ideallerini büyüterek, Türkiye’de “ortak rekabet” ve “güç birliği” kavramlarını belleklere yerleştirdi. OSTİM, 1997 yılında OSB statüsü alarak bölge işletmelerinin sorun ve ihtiyaçlarına yönelik kaliteli ve düşük maliyetli altyapı ve üstyapı üretim ekosistemini güçlendirdi.

OSTİM’in Hedefinde “Türkiye” Var

OSTİM OSB’nin üretim ortamında sanayicinin ihtiyaç duyacağı her türlü yatırım, izin, alt yapı temini vb. hizmetlere “tek adımda”, hızlı ve kaliteli bir şekilde erişilebiliyor. 7/24 yaşamın sürdüğü; üretim tesisleri, kamu hizmet birimleri, yaşam alanları, sağlık, eğitim ve sivil toplum kurumlarıyla farklılıklarını ortaya koyan bu büyük yapı, güvenli ve verimli bir üretim ortamı vaat ediyor. Bölgede ayrıca işletmelerin gelişimlerine yönelik ihtiyaçları için uzmanlaşmış OSTİM kurumlarından eğitim, danışmanlık, istihdam, rehberlik, Ar-Ge, teknoloji transferi, pazarlama, tanıtım gibi alanlarda destek de alınabiliyor.

Bölge işletmelerinin rekabetçiliğinin artırılması amacıyla stratejik sektörler çeşitli modellerle destekleniyor…Zaman içinde faaliyet gösterdikleri sektör içinde bir bilgi ve tecrübe odağı halini alan bu kümeler, yenilikçi ürün ve projelerin geliştirilmesi için Türkiye çapında verimli bir iletişim ve etkileşim ortamı sağlıyor.

OSTİM’in Gelecek Parametreleri

OSTİM OSB’nin hızla değişen küresel rekabet koşullarında güçlü bir oyuncu olabilmesi ve potansiyellerini ortaya koyabilmesi için bölge sanayicilerinin de üzerinde anlaştıkları ve görüş birliğine vardıkları 10 parametre şöyle:

1. Kamu satın alımlarında yerli firmalara öncelik verilmeli

Bütün kamu alımlarının politikası sadece satın almaya dayalı. Yenilik, teknoloji, yerli üretim gibi kıstaslar kamu kurumlarının gündeminde yok. Halbuki kamunun satın alma politikalarının yerli teknolojiyi geliştirecek bir talep mekanizması içermesi lazım. Kamu alımlarının, mümkün olduğu sürece yerli üreticilerden yapılması için yasal düzenlemeler yapılmalı.

2. Kümelenmeler yurt çapında teşvik edilmeli

OSTİM, 50 yıl önce tasarlanmış bir sanayi bölgesi olduğu için bulunduğu coğrafyanın sıkıntılarını yaşıyor. Bölge, şehrin içinde kaldı ve genişleme alanı bulunmuyor. Ancak OSTİM son 10 yılda hayata geçirdiği planlı küme çalışmalarıyla birlikte etkileşim alanını coğrafyasının dışına taşıdı. OSTİM’deki yedi kümelenmenin üyeleri, ihracata yönelik yeni pazarlar bulmada ve rakamlarda çok ciddi ilerlemeler kaydetti. Bu da kümelenmelerin önemini gösteriyor.

3. KOBİ’lerin değeri bilinmeli

Tüm ülkelerin kalkınmasında KOBİ’lerin yeri yadsınamaz. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde KOBİ’lere yapılacak destekleri zorunlu tutan yasalar var. Büyük firmalar gittikçe hantallaşıp, süreçler çok uzadığı için inovasyon çalışmaları dünya genelinde küçük firmalardan çıkıyor. Dolayısıyla bütün ülkeler küçük firmaları korumak istiyor. Türkiye’de de kamunun KOBİ’lere yönelik destek ve satın alımları zorunlu hale getirilmeli.

4. Finansman koşulları iyileştirilmeli

Ülkemizin içinden geçmekte olduğu bu zor dönemde finansmana ulaşım hayli zorlaşmış durumda. Likidite sıkıntısı had safhada. Varlıklar düştü, giderler arttı, böyle olunca da borçları çevirebilmek ve finansman yükünden kurtulmak zorlaştı. Böyle bir dönemde, üreten, ihracat yapan, istihdam yaratan sanayicinin kredi ve risk sermayesi gibi diğer finansman enstrümanlarıyla desteklenmesi kritik bir önem taşıyor.

5. Enerjide çözüm güneş ve rüzgarda

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de enerji. Ülke olarak enerjiye olan ihtiyacımız her geçen gün de katlanarak büyüyor. Bu topraklarda yeteri kadar petrol olmadığına göre enerji sorunundan kurtuluşun iki tane somut alternatifi bulunuyor. Birisi güneş enerjisi, diğeri ise rüzgâr enerjisi. Güneş ve rüzgâr enerjisine ilişkin yatırımların, tüm dünyada olduğu gibi devletin destek ve teşviklerine ihtiyacı var.

6. TÜBİTAK, KOSGEB gibi kuruluşlar daha kapsayıcı olmalı

Türkiye’de sanayinin desteklenmesi görevini üstlenen TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumlar, sanayicinin beklentilerini tam olarak karşılayamıyor. Taraflar arasındaki iletişim sorunları bile desteklere engel olabiliyor. Bu tür resmi ya da yarı resmi kurumların sanayiciye olan yaklaşımlarının daha sağlıklı olabilmesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.

7. Ortak aklın yanı sıra bir üst akla da ihtiyaç var

Endüstri 4.0, yapay zeka gibi yeni teknolojilerin ve gelecek kurgularının bolca dillendirildiği günümüzde, sanayicinin ortak aklın yanı sıra bir üst akla da ihtiyacı var. Geleceğin nasıl şekilleneceği ve o noktaya nasıl gidileceğiyle ilgili somut bir bilgi yok. Sanayici, bütün bu fütürist öngörüler içinde geleceği okuyamama ve bir yol haritası çizememe sorunuyla karşı karşıya. Oysa doğru yatırımlar ancak doğru öngörülerle yapılabilir.

8. Bürokrasi daha kolaylaştırıcı olmalı

Ülke ekonomisinin büyümesi ve istihdamın artması için sanayinin gelişip güçlenmesi son derece önemli. Küresel pazarlardaki rekabet ortamında gelişmiş ülkelerin şirketleri karşısında zaten birçok sorunla boğuşan sanayici, diğer yandan ülke içindeki işlerini yürütürken bürokratik engellerle karşılaşabiliyor. Bürokrasinin bu anlamda yatırımları kolaylaştırıcı bir işlev üstlenmesi gerekiyor.

9. Beyin göçünü durduracak önlemler alınmalı

Bilim ya da sanatla uğraşan insanların, çabalarının maddi karşılığını almalarının yanı sıra takdir görmeleri ve huzur bulmaları da lazım. Aksi takdirde bu insanlar ülkelerini terk ediyor. Çünkü gelişmiş ülkelerin kapıları bu insanlara sonuna kadar açık. Türkiye son yıllarda en iyilerini kaybediyor.

10. Bilişim şirketlerinde ana sermaye insan

Bilişim şirketlerinin yaklaşık yüzde 80 oranla en büyük maliyet kaynağı ve varlıkları insan. Kira, enerji vb. gider kalemleri, geriye kalan küçük maliyetleri oluşturuyor. Çünkü bu şirketlerde yüksek lisans, doktora sahibi insanlar çalışıyor. Kapsamlı bir yazılımın hazırlanması ise en az 2-3 yıl sürüyor. Bu süre boyunca sıfır satış geliri olan bilişim sektörünün finansman ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için bankaların bu sektöre olan yaklaşımlarını güncellemeleri gerekiyor.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

e-Ticaret Yönetmeliği’ne Danıştay Ayarı

Veri Depolamanın Geleceği

Sanal Dünyanın Bilgi Avcıları