Gelecekteki İşlerin Yüzde 85’i Keşfedilmedi


2030 yılına doğru giderken; öngörülerini ve vizyoner bakış açılarını konuşturan fütürist uzmanlar, gelecekte yapılacak işlerin henüz yüzde 85’inin keşfedilmediğini öne sürüyorlar. Geleceğin mesleklerine ilişkin yazmış olduğum blog yazımda da gelecekteki mesleklerin büyük bir bölümünün henüz bilinmediği konusuna değinmiştim. 2030 yılı yolunda insan ve makine iş birliğinin fark yaratması beklenirken, gelecek öngörüleri Mart ayı başında İstanbul’da gerçekleştirilen Dell Technologies Forum 2020’de paylaşılmıştı.

Gelişmekte olan teknolojilere yatırım yapmak ve hayata geçirmek hiçbir zaman olmadığı kadar önem kazandı. Dijital hayatın yön verdiği sektörlerde ayakta kalmak için 2030 yolculuğunda şirketlerin neler yapması gerektiğinin konuşulduğu foruma Intel ve Microsoft da küresel destek vermişti. Teknolojinin baş döndürücü bir hızla değiştiğine değinilen forumda, yapay zeka, makine öğrenimi, nesnelerin interneti ile yepyeni bir dünyaya adım atıldığı ifade edilmişti.

Dönüşebilen Şirketler Avantajlı

Geleceğe hazırlık için dönüşebilen şirketlerin 2.5 kat rekabet avantajı sağlayacağının konuşulduğu forumda, dijital dönüşümün etkileri aktarıldı. Çoklu bulut ortamında yer alan organizasyonların gücünü veriden alan birer dijital organizasyon olması gerektiğinin konuşulduğu forumda, bu sebeple işletmelerin dönüşüme direnmemelerine ihtiyaç olduğunun altı çizilmişti. Bilgi Teknolojileri (BT) dönüşümünü tamamlamış işletmelerin, diğer geleneksel işletmelere kıyasla hedeflerine kolaylıkla ulaşabileceklerine vurgu yapıldığı forumda, ayrıca bu işletmelerin önümüzdeki birkaç yılda 2.5 kat daha fazla rekabet avantajına sahip olacağı yinelendi.

Teknolojide Kadınların Oranı

Forumda, “Teknolojide kadınların oranı yüzde 10’un üzerine çıkmalı” görüşüne yer verilerek, kadınların teknoloji sektöründeki yeri ve gelecekte artması beklenen rolleri üzerinde duruldu. Verilen bilgilere göre, Türkiye’de teknoloji sektöründe çalışan sayısı 245 bin iken, yalnızca 24 bin 300 kadın çalışan var. Kadın çalışanların oranı yüzde 10 bile değil. İlerleyen yıllarda yeni teknolojiler ile birlikte ortaya çıkacak işlerde ihtiyaç daha da artacak.

İş Gücü Tamamen Dönüşüyor

2030 yılında çalışanlar çok daha fazla makine, veri görselleştirme ve analitik kullanarak belirlenecek. Tam zamanlı işler çok daha esnek hale gelirken bireyler GiG (kısa süreli iş) ekonominin bir parçası olacak. 2030 yılında yapılacak işlerin henüz yüzde 85’i keşfedilmeyi beklerken insanlığa yönelik inovasyonlara yatırım yapılıyor. 2030 yılına doğru ilerlerken hangi teknolojilerin rehberlik edeceğinin üzerinde duruluyor. Dell Technologies’in 2030 Planları, teknoloji ve verilerin insan ruhu ile bir araya geldiğinde her zaman dünyada olumlu etkilere yol açacağı inancı üzerine tasarlandı.

2030 Hedefleri…

-Müşterilerin satın aldığı her ürün için eşdeğer bir ürünü geri dönüştürme,
-Ürünlerin yarısından fazlasını geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir malzemelerle üreterek döngüsel ekonomiye liderlik etme,
-Tüm ambalajlarda yüzde 100 geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir malzeme kullanma,
-1 milyar insanın sağlık, eğitim ve ekonomi fırsatlarını artırma,
-Kar amacı gütmeyen 1.000 kuruluşu dijital olarak dönüştürme,
-Ekip üyelerinin yüzde 75’ini toplumsal sorumluluk ve gönüllülük projelerine katılmaya teşvik etme,
-Tüm ekip üyelerinin yüzde 95’ine farkında olmadığınız önyargılar, taciz, mikro saldırganlık ve kayırmacılık konusunda yıllık eğitimler verme,
-Çalışanlara tedarik zincirlerinde geleceğe yönelik yetenekler kazandırma.

Şirketlerin Yüzde 81’i IoT Kullanıyor

Türkiye’deki şirketlerin yüzde 81’i nesnelerin interneti (IoT-Internet of Things) platformlarını kullanıyor. Kaspersky’nin “Süper güç süper sorumluluk gerektirir: IoT’nin şirketlere faydaları ve zorlukları” adlı yeni raporu, neredeyse tüm sektörlerde IoT platformlarının kullanımının bir yıl içinde önemli ölçüde arttığını ortaya koydu. 2019’da Türkiye’de şirketlerin yüzde 81’i IoT uygulamalarını kullanmaya başladı. Bu teknoloji şirketlere yeni tasarruf olanakları, yeni gelir kaynakları ve üretim verimi artışı sağlıyor.
Öte yandan Türkiye’de kurumların yüzde 47’sinin bağlantılı cihazlara yönelik siber güvenlik saldırılarına uğradığı göz önünde bulundurulduğunda IoT sistemlerinin çok dikkatli bir şekilde korunması gerektiği ortaya çıkıyor.
Kaspersky’nin Raporu, IoT platformu kullanımının tüm dünyada neredeyse her sektörde arttığını ortaya koyuyor. En büyük artışı konaklama (2018’de yüzde 53’ken 2019’da yüzde 63’e), sağlık (yüzde 56’dan yüzde 66’ya) ve finans (yüzde 60’tan yüzde 68’e).

Hızlı Gelişen Bir Teknoloji



Gartner’ın tahminlerine göre 2025 yılına geldiğimizde tüm dünyada toplam yaklaşık 25 milyar insanın IoT bağlantısı bulunacak. IoT teknolojisi evlerde ve şehirlerde daha rahat yaşamamızı sağlıyor; kaynak sorunlarını çözmeye yardımcı oluyor ve kurumların üretim performansını ölçmelerini, otomasyonu artırmalarını ve verimlerini yükseltmelerini sağlıyor. Tüm bunlar IoT sistemlerinin kritik önem kazanmasına neden oluyor. Bu nedenle bu sistemlerde yaşanabilecek bir sorunun şirketlere ve insanlara olumlu etkileri ortadan kaldırmasına izin vermemek gerekiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

e-Ticaret Yönetmeliği’ne Danıştay Ayarı

Veri Depolamanın Geleceği

Sanal Dünyanın Bilgi Avcıları