Dünya Ekonomisi Değişiyor…
Dünya genelinde yaşanan gelişmeler
doğrultusunda dünya ekonomisinde sıralama ve düzenin değişeceği ve yeniden
belirleneceği ifade ediliyor. Ekonomi uzmanlarının değerlendirmesine göre, küresel
ekonominin büyüme hızı 2008 finansal krizinden bu yana en düşük seviyesine
geriledi. Dolayısıyla küresel ekonominin bu yıl (2020) sadece yüzde 3 oranında
büyümesi öngörülüyor…
Ekonomik
yavaşlama ve durgunluk (resesyon-daralma
veya küçülme) tüm dünyada senkronize (iki sinyal arasındaki faz “dalga-evre”
ve frekans uyumu) bir şekilde yaşanıyor.
Corona Virüsü Vakası’nın dünyada yayılma eğiliminde olması; bazı ürün kalemlerde
tüketici harcamalarında artışa yol açarken, bazı kalemlere de darbe vurmuşa
benziyor. İstihdam, gelirler ve tüketici harcamaları üzerindeki baskı ekonomik yavaşlamayı
durgunluğa çevirme eğilimi gösteriyor.
Bir
taraftan ABD ile Çin arasındaki olası bir ticaret savaşının dünya ekonomisinin
büyüme hızı üzerinde yapacağı olumsuz etkilerden, bu etkilerin dünya
ekonomisini resesyona itmesinden özellikle korkuluyor.
Diğer
taraftan, ekonomi yöneticilerinin gerekli adımları atarak; gereksiz şokları
önlemeleri halinde küresel ekonominin durgunluğa girmesinin önlenebileceği
belirtiliyor. Bir başka taraftan da 2050 yılına gelindiğinde küresel ekonomik
düzenin artık değişmiş olacağından sözediliyor.
Ekonomik
güçteki değişim gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki rolünün artışına
işaret ederken, konjonktürel, küresel ve yerel gelişmelere bağlı yaşanan iniş
çıkışların gelişmekte olan ülkelerin, dünya ekonomisindeki payını olumsuz yönde
etkilemeyeceği ve artırmaya devam edeceği kaydediliyor. Afrika ve Orta Doğu
Bölgesi’nde yaşanan karmaşanın ardından gelecek süreçte; bu bölgelerde gelişme
yönünde atılacak adımların dünya ekonomisinde olumlu gelişmelere yol
açabileceğinin sinyalleri veriliyor.
Londra
merkezli çok uluslu profesyonel hizmetler ağı, denetim, vergi ve danışmanlık
hizmetleri şirketi; Türkiye’de de 1981’den beri İstanbul, Ankara, Bursa
ve İzmir’de toplam 5 ofisi bulunan PricewaterhouseCoopers ( PwC), ekonomistlerinin
hazırladığı 2050 Dünya Raporu’nun (World in 2050 Report) önemli
bulgularından biri; gelişmekte olan ekonomiler, dünya genelinde yaratılan gelir
içerisinde paylarını artırmayı sürdürecek. Uzun vadeli küresel ekonomik gücün
belirli gelişmiş ekonomilerden uzaklaşması 2050’ye kadar olan dönemde devam
edecek.
E7
ülkelerinin (Emerging 7-gelişmekte olan Çin,
Hindistan, Brezilya, Rusya, Endonezya, Meksika ve Türkiye) yanı sıra Vietnam,
Nijerya, Kolombiya gibi yeni gelişen ülkeler de hızlı büyüme potansiyelleri ile
dikkat çekiyor. E7 ülkeleri son
20 yılda çok büyük gelişmeler göstererek dünyanın en güçlü ekonomileri arasına
girdiler. 2015 yılında ekonomik büyüklük olarak G7 (Group of Seven-gelişmiş
ülkeler; Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada) ülkelerini
yakalayan E7 ülkelerinin 2040 yılında G7 ülkelerinin iki katı büyüklüğüne
ulaşması mümkün gözüküyor.
Rapora
göre, gerekli adımların atılacağı varsayımı ile Türkiye’nin potansiyeli parlak
bir geleceğe işaret ediyor. Cari fiyatlarla hesaplanan milli gelir ile şu anda
dünyanı 17’inci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin 2050 yılına kadar ilk onu
zorlayacak noktaya gelebileceğine işaret ediliyor. Türkiye, avantajlı nüfus
yapısı ve coğrafi konumu sayesinde uzun dönemde önemli iş fırsatları sunabilir
durumda gözüküyor.
Dijital Dönüşüm ve
Yetenekli İnsan Kaynağı
2050
Dünya Raporu,
küresel ekonomideki karmaşık görünüm ve güvenlik sorunlarına rağmen Türkiye’nin
büyümeden ödün vermeden teknolojideki sıçrama ve onunla birlikte gelen dijital
dönüşüm ve bunu yönetecek yetenekli insan kaynağı ile akılcı yatırımları
yapmasını öngörüyor.
Raporda
ayrıca, bölgemizdeki sıkıntılı jeopolitik unsurlara rağmen ekonomik büyüme,
markalaşma ve endüstriyel yatırım hedeflerine sıkı sıkı tutunarak büyük adımlar
atmamız tavsiye ediliyor.
PwC’nin, 2050 Dünya Raporu’nda yer alan önemli bazı bulgular ve
öne çıkan sonuçlar şöyle:
-Çin,
ABD’yi en büyük ekonomi olarak geride bıraktı bile ve 2030 yılından önce
dünyanın en büyük ekonomisi olabilir.
-2050
yılına kadar Hindistan ABD’yi geride bırakarak 2. sıraya yükselebilir.
-Endonezya,
Japonya ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak 4’üncü sıraya ilerleyebilir.
-2050
yılından önce dünyadaki en büyük yedi ekonomiden altısı gelişmekte olan
ekonomiler arasında yer alabilir.
-Ekonomik
reformlarda ilerleme kaydedilmesi durumunda Türkiye 2030 yılından önce
İtalya’yı geride bırakabilir.
-Vietnam
2050 yılına en hızlı büyüyen ekonomi olarak 20’inci sıraya yükselebilir.
-Önemli yapısal reformları gerçekleştirdiği takdirde Türkiye’nin, 2030 yılında SGP (Satın Alma Gücü Paritesi) bazında dünyanın en büyük 12’inci ekonomisi, 2050 yılında ise 11’inci ekonomisi olması bekleniyor.
-Bu durumda Türkiye,
2050 yılında SGP bazında GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) büyüklüğü bakımından
E7 ülkeleri arasında 2’inci sıradaki yerini koruyabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder