Tarımı Teknoloji Kurtaracak


Tarım alanında Türkiye ve dünyada genel sorun; bu alanda çalışan sayısının yani istihdamın giderek düşmesi…Türkiye’de tarım sektöründe çalışanların yaş ortalaması 55’e yükseldi. Tarımda istihdamın giderek düşmesi makinalaşmayı zorunlu kılıyor. Uzmanlar, tarım sektöründe teknolojik yatırımın ve makinalaşmanın kaçınılmaz olduğunu ve hatta zorunlu olduğunu ifade ediyor. Tarım sektöründe çalışanların ileri yaşta da tarımdan kopmamaları gerektiğine işaret eden uzmanlar, “Tarımda istihdam azalıyor. Makine yatırımı yapılacaktır ve zorunludur. Sektörü iyi tanıyan uzmanların görüşü makinalaşmaya ışık tutar ” diye görüş bildiriyor.

Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası’nın Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 13-17 Ocak 2020 tarihleri arasında gerçekleştirdiği “Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi” ve “Tarım Haftası 2020” kapsamında gerçekleştirilen Tarım Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler I-II oturumlarında Türkiye’deki ve dünyadaki tarım politikaları, tarımda teknolojileşme, su ve sulama sorunu, seracılık, sektördeki sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı. 

Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Silleli’nin yönettiği Tarım Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler I oturumunda ilk sözü alan Ege Üniversitesi öğretim görevlisi Yunus Emre Gökpınar, “Ziraat Sektörü’nde Makine Öğrenimi” konusuna değindi. Tarım sektöründe büyük veri (data-bilgi) ve küçük veri kullanımına ve önemine de değinen Gökpınar, küçük verinin maliyetinin düşük olduğunu ve bilgisayarlarda korunduğunu, büyük verinin ise kurum ve kuruluşların büyük sunucularında (server) saklandığını aktardı. Veri türlerine ilişkin bilgi de veren Gökpınar, ‘Yapısal Veri’lerin düzenli Yapısal Olmayan Veri’lerin ise düzensiz olduğuna işaret etti. Veri Bilimi ve Veri Madenciliği, Makine Öğrenimi, Yapay Zeka konularına da değinen Gökpınar, veriyi anlamak için görselleşmeden yararlanıldığının üzerinde durdu. Bir projeden binlerce veri kazanılabileceğini aktaran Gökpınar, makine öğreniminin denetimli ve denetimsiz olabileceğini söyledi. Gökpınar, ziraat sektöründe makine öğrenimi ile ürün yönetimi, hasılat optimizasyonu, hastalık tespiti, yabani ot tespiti, tür tanıma, hayvancılık yönetimi, hayvan sağlığı, hayvan üretimi, su yönetimi ve tüketim optimizasyonunun yapılabileceğini kaydetti. Tarımsal verilerin değerlendirilmesinde kullanılan veri madenciliği tekniklerine ve veri madenciliğinin tarım için önemine de değinen Gökpınar, verilerin analizine ilişkin bilgiler aktardı.

Tarımda İstihdam Azalıyor

Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda tarım işletmecisi (çiftçi) olan Prof. Dr. Mustafa Ediz Ulusoy da Tarım Makinaları Sanayinde Mevcut Durum ve Gelecek konusunu katılımcılarla paylaştı. Tarım makinelerinin tarım ve sanayinin kesiştiği yerde kullanıldığını, tarım makinalarının bir kısmına sahip olunmasının yanında bir kısmını kiralamanın daha rasyonel olduğunu ifade eden Ulusoy, “Dünyanın en iyi tohumu da olsa uygun yere atamazsak verim alamayız” diye konuştu. Türkiye’de suyun bilinçsiz kullanıldığına işaret eden Ulusoy, “Enerji kaynaklarını ekonomik olarak kullanamıyorsak ben bu işi beceremem” dedi. Ulusoy, tarım sektöründe çalışma isteğinin olmadığının altını çizerek, tarımda istihdamın yüzde 10 ile 20 arasında değiştiğini ve 5.5 milyon nüfusun tarımda çalıştığını söyledi. Sektörde makine yatırımlarının zorunlu olduğunu yineleyen Ulusoy, ileri yaşlarda bile tarımdan kopulmaması gerektiğini ve tarımda istihdamın azaldığının altını yeniden çizdi. Ulusoy konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tarımda istihdam azalıyor. Makine yatırımı yapılacaktır ve zorunludur. Sektörü iyi tanıyan uzmanların görüşü makinalaşmaya ışık tutar. Sektörde traktör sayısı 1 milyon 300 binin üzerinde. Traktörlerin yüzde 46’sının yaşı 25’in üzerinde. Üreterek büyümek yerine tüketerek büyüyoruz. Böylece otomobil satışları yükselmiş, traktör sayısı ise artmamış durumda. Ekim makinaları-innovatif iletişim  sistemleri gelişmeye katkı sağlıyor. Ziraat Bankası ilk kez “Tarım Makinaları Faslı” açtı. Müteahhitlik Sistemi ciddi biçimde denetlenerek ileri teknolojik makineler kullanılabilir.
Hasat ve lojistik konuları birbirine sıkı sıkıya bağlı konular. Zeytin, şarap ve meyve hasadı üzerinde özel bir çalıştay düzenledik. Sulama, kalite, fiyat dengesi ve dengesizliği tarımda çok önemli.Taşıma ve lojistik çok daha ağırlıklı olarak önümüzdeki yıllarda önem kazanacak. Hayvansal üretim önem kazanacak. Tarım makinalarının sektördeki üretim değeri 10 milyarın üstünde. Sektörde ihracat 830 milyon dolar, ithalat hacmi ise 460 milyon dolar. Traktörde dünyaya açılmış durumdayız.”

Küreselleşme ve İletişim Teknolojileri

Oturumda verilerin pazarlama stratejileri için değerlendirmesini de yapan Ulusoy, küreselleşme ve iletişim teknolojilerinin etkisiyle ülkelerin birbiriyle benzeşeceklerini iddia etti. Ulusoy gelecekte gümrük kısıtlamalarının olmayacağı öngörüsünde de bulunarak, ABD Başkanı Trump’ın “Gelecek küreselcilerin değil, vatan severlerin olacak” sözüne konuşmasında yer verdi. Fiyat odaklı rekabetten sektörün zarar gördüğünü öne süren Ulusoy, tarım makinaları pazarları ve imalat programının değişiminden söz etti. Yan sanayi ve nitelikli işçi bakımından Türkiye’nin çok iyi durumda olduğunu belirten Ulusoy, bilgi birikiminin kriz dönemlerinde kapitalin de önüne geçen en önemli sanayi olduğunun da altını çizdi. Ulusoy, tarım makinalarının hedef kitlesinin çiftçiler olduğunu vurgulayarak, bu alanda üretici ve tüketici arasındaki dayanışmanın önemine işaret etti.

Bitki Genetik Kaynakları

Aksaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alptekin Karagöz de “Tarımda Bitki Genetik Kaynakları Alanında Mevcut Durum ve Gelecek” konusunu izleyicilerle paylaştı. Uluslar arası Genetik Kaynakları Antlaşması’ndan söz eden Alptekin, Türkiye florasının (bir ülkede ya da bir bölgede yetişen bitkilerin tür olarak tümü) genel karakteristiğini aktardı. Buğdayın yabani akrabaları; çağın değişen-gelişen koşulları ve bitki genetik kaynakları hakkında bilgi sunan Alptekin, Genetik Markörler (kalem), Klasik DNA (Deoksiribo Nükleik Asit), Markörleri, DNA Barkodlama Yöntemi, Genetik Kaynaklarda Taksonemi Popülasyon (biyolojide sınıflandırma bilimi) Genetiği ve Fotogenetik çalışmalarına değindi. Gen kaynaklarına para gözüyle bakıldığının altını çizen Alptekin, bu alanda yaşanan uluslar arası sorunlar bulunduğuna dikkati çekti. “Dijital Dizi Bilgisi Açısından Genetik Kaynakların Geleceği” konusunda aktarımda bulunan Alptekin, Sentetik Biyoloji Açısından Genetik Kaynakların Geleceği’ne ilişkin de bilgi verdi.

Gıda Güvenliği Önemli   

Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dursun Büyüktaş’ın yöneticiliğinde gerçekleştirilen
Tarım Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler II Oturumu’nda da ‘Gıda Güvenliği’ konusu ele alındı. Gazi Osman Paşa Üniversitesi’nden Mehmet Metin Özgüven, gıda güvenliğinin önemli hale geldiğini dile getirerek, kaliteli ürün elde edilmesi noktasında ‘Sensör Otomasyon Sistemi’nin çok büyük avantaj sağladığını kaydetti. Nesnelerin İnterneti (4.0) uygulamasının güvenli ürüne katkı sağladığına işaret eden Özgüven, gıda sektöründe kullanılan endüstri robotlar, delta robotlar ve yumuşak robotlardan söz etti. Özgüven, Hasat Sonrası Ürünlerin Korunmasına Yönelik Mekanizasyon (insan-hayvan-makine gücü) Otomasyon ve Mücadele Teknikleri konusu hakkında da bilgi verirken, sadece aparat değiştirerek farklı ürünler elde edilebileceğini söyledi. Özgüven, gıda güvenliğinde enerji tasarrufunun önemine değinip, Elektronik Burun ve Dil Teknolojileri, Gıda Kalite Kontrolü ve Vibrasyon Sistemleri hakkında bilgi verdi. Tarımsal ürünlerin kurutulmasında kullanılan sistemler üzerine de konuşan Özgüven, Fümigasyon (bir ortamdaki böcek, mantar, bakteri gibi zararlıları belirli bir ısı ve miktarda gaz halinde kimyasallarla ortadan kaldırma işlemi) Uygulamaları, Değiştirilmiş Atmosfer Uygulamaları’nı da anlattı.

Seracılığın Avantajları

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Silleli de oturumda “Sera Mekanizasyonunda Mevcut Durum ve Gelecek” konusunu anlattı. Silleli, dünyada meyve ve sebze tüketimine ilişkin istatistikler paylaştığı konuşmasında, 2060’lı yıllarda bir çok ürünün (meyve ve sebze) tükenmiş olabileceğine ilişkin ön görüde bulundu.

Sunumunda Antalya’nın seracılığa uygun bir şehir olduğunu dile getiren Silleli, seracılığın Ankara ve Afyon’da ise daha verimli yapıldığını dile getirdi. Silleli seracılığın bir çok avantajı bulunduğuna işaret ederek, “Sera olmazsa domates, salatalık, kabak olmaz. Geriye lahana ve karnabahar kalır” şeklinde konuştu. “Tarıma dayalı olmayan bir sanayi düşünemiyorum” diyen Silleli, Dünya Ticari Sera İmalat Pazarı’nın son 20 yılda en çok büyüyen pazar olduğunu dile getirdi. İleri teknoloji seralar ve hava otomasyon sistemlerine ilişkin bilgi de aktaran Silleli, sera iklim parametrelerini (sayı) aktararak, Türkiye’nin seralarını yüzde 100 oranın da kendisinin yaptığını, sadece perdelerin ithal edildiğini kaydetti. Silleli, raylı ısıtma sistemleri, sisleme, gölgeleme, sulama ve gübreleme, fotosentez, sera kontrol mühendisliği konularını da aktararak, yazılımların ve sera yapı tekniklerinin yerli olduğunu belirtti.

Tarımsal Sulama Teknolojileri

Batı Akdeniz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Köksal Aydınşakir, “Sulama Teknolojileri” hakkında yaptığı sunumda, Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Tarımsal Sulamada Teknolojik Gelişmeler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri’nden söz etti. Sulamanın 5 bin yıl öncesinden bu yana var olduğunu dile getiren Aydınşakir, Anadolu’da eski uygarlıklardan kalma sulama yapılarının bulunduğunu kaydetti. Mezopotamya ve Anadolu’da Kurak Alanlarda Kehriz Kanat Sistemleri’nin bulunduğuna dikkati çeken Aydınşakir, Osmanlı’da sulama amaçlı su yapılarının sınırlı olduğunu, ancak daha çok içme amaçlı su yapıları bulunduğunu belirtti. Aydınşakir, 1954 yılında 6200 Sayılı Yasa ile Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü’nün kurulduğunu aktaran Aydınşakir, DSİ’nin kurulmasıyla devlet eliyle sulama sistemleri ile sulu tarıma geçildiğini belirtti.
1970’te de Toprak Su Genel Müdürlüğü’nün kurulduğundan söz eden Aydınşakir, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün faaliyetlerine de  değindi. Türkiye’de 78 milyon hektar tarım arazisi bulunduğuna işaret eden Aydınşakir, 25.9 milyon hektarın sulanabildiğini, bu alanın da ancak 8.5 milyon hektarının teknik ve ekonomik bakımdan verimli olduğunu söyledi. Aydınşakir, sulamada Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden yararlanıldığını belirtirken, toprak nemini izleme aletleri, güneş enerjisinin sulamada kullanılması, doğal kaynaklara ilişkin sorunlar, işletimde sorunlar, suyun uygulanmasında yaşanan sorunlar ve sulamada eğitimin önemine ilişkin bilgiler verdi.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dijitalleşmenin Ekonomiye Etkisi

Tarım Bilgi Sistemleri

Güvenlik İçin ‘Elektronik Kimlik’