Aracılık Hizmetleri De ‘Dijital Vergi’ Kapsamında


Dijital ortamda, dijital hizmet sağlayıcıları tarafından verilen aracılık hizmetlerinden elde edilen gelirler de Dijital Hizmet Vergisi kapsamında değerlendirilecek.

Dijital Hizmet Vergisi’yle de ilgili yeni vergi düzenlemesi (Dijital Hizmet Vergisi Yasası ile Bazı Yasalarda ve 375 Sayılı Yasa Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa) 5 Aralık 2019 tarihinde Meclis Genel Kurulu’nda yasalaştı. Böylece, Türkiye’de ilk defa Dijital Hizmet Vergisi adı altında yeni bir vergi getirilmiş oldu. Yeni vergi yasasındaki düzenlemeler Türkiye’de sunulan şu hizmetleri içeriyor:

a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri (reklam kontrol ve performans ölçüm hizmetleri, kullanıcılarla ilgili veri iletimi ve yönetimi gibi hizmetler ile reklamın sunulmasına ilişkin teknik hizmetler),

b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin (bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar, oyun içi uygulamalar ve benzerleri…) dijital ortamda satışı ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine, oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan hizmetler,

c) Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri (kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler).

Yasada yer verilen bir ayrıntıda ise; dijital ortamda sunulan reklam hizmetinin Türkiye’de bulunmayan kişilere yönelik verilmemesi durumunda hizmetin “Türkiye’de verildiği”nin sayılamayacağı bilgisi bulunuyor.

Yasada üzerinde durulan “Finansal muhasebe açısından konsolide grup” tanımından da Uluslararası Finansal Raporlama Standartları veya Türkiye Finansal Raporlama Standartları uyarınca konsolide finansal tablolarda yer alan tüm işletmeler anlaşılıyor.

1960’tan Beri Bir İlk: Mükellefe Dijital Tanım

Yasa’da “Dijital Hizmet Vergisi’nin Mükellefi; “Dijital Hizmet Sağlayıcıları”dır tanımına yer verilerek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 31 Aralık 1960’tan bu yana ilk kez vergi mükellefliğine yeni bir ‘tanım’ daha kazandırılmış oldu.
Yasayla, 193 sayılı Gelir Vergisi Yasası ile 13 Haziran 2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Yasası kapsamındaki mükellefler, “Dijital Hizmet Vergisi Mükellefiyeti” kapsamı dışında kaldı.

Yasa’nın 4’üncü Maddesi’nde de Yasa’nın 1’inci maddesinde yer alan hizmetlere ilişkin; “Türkiye’de elde edilen hasılatı 20 milyon Türk Lirası’ndan veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon Avro’dan veya muadili yabancı para karşılığı Türk Lirası’ndan az olanlar Dijital Hizmet Vergisi’nden muaftır” bilgisine yer veriliyor.

Bazı Hizmetler Dijital Vergi İstisnası

Yasada, dijital ortamdaki bazı hizmetlerden elde edilen hasılatın, Dijital Hizmet Vergisi’nden istisna sayılacağı belirtilirken, bu hizmetler de şöyle sıralanıyor:

a) 4 Şubat 1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Yasası’nın ek 37’nci Maddesi kapsamında üzerinden Hazine payı ödenen hizmetler,

b) 13 Temmuz 1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Yasası’nın 39’uncu Maddesi kapsamında üzerinden Özel İletişim Vergisi alınan hizmetler,

c) 19 Ekim 2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Yasası’nın 4’üncü Maddesi kapsamındaki hizmetler,

ç) 28 Şubat 2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Yasa’nın 2’nci Maddesi’nde tanımlanan Ar-Ge merkezlerinde Ar-Ge faaliyetleri sonucunda oluşturulan ürünlerin satışı ile bu ürünler üzerinden sunulan hizmetler,

d) 20 Haziran 2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yasa’nın 12’nci Maddesi kapsamında yer alan ödeme hizmetleri.

Dijital Hizmet Sağlayıcıların Yükümlülükleri

Yasa’nın 7’inci Maddesi’nde; 4 Ocak 1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Yasası kapsamına giren vergilere ilişkin beyanname verme ve ödeme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmeyenlere yaptırım uygulanacağı belirtiliyor. Yasa kapsamındaki dijital hizmet sağlayıcılarına veya Türkiye’deki yetkili temsilcisine; bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi zorunluluğu getirilerek; Dijital Hizmet Vergisi’ni almaya yetkili vergi dairesi tarafından; internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklardan elde edilen bilgiler kullanılarak; 213 sayılı Yasa’da belirtilen tebligat yöntemleri, elektronik posta veya diğer tüm iletişim araçlarıyla ihtarda bulunulabilineceği ve bu durumun Gelir İdaresi Başkanlığı’nın İnternet Sitesi’nde ilan edileceği belirtiliyor.

Yasa’da, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın İnternet Sitesi’nde verilen ilanın tarihinden itibaren otuz gün içinde; belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, dijital hizmet sağlayıcılarının sunmuş oldukları hizmetlere erişimin, bu yükümlülükler yerine getirilinceye kadar engelleneceği ifade ediliyor. Bu engellemeye, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın karar vereceğinin altı çizilirken; ilgili kararın erişim sağlayıcılarına bildirilmek üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na iletileceğine  işaret ediliyor. Engelleme kararlarının da bildirimden itibaren yirmi dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirileceği ifade ediliyor.

Yasa’da, 7’inci Madde’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın görüşü alınarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceği dile getiriliyor.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Veri Depolamanın Geleceği

e-Ticaret Yönetmeliği’ne Danıştay Ayarı

Dijitalleşmenin Ekonomiye Etkisi