Enerjide Rüzgar’ın Yükselişi
Yenilenebilir ve sürdürülebilir
enerji kaynaklarında güneş enerjisiyle birlikte ilk sıralarda yerini alan
rüzgar enerjisinin kullanımı Türkiye’deki yükselişini sürdürüyor. Türkiye’nin
toplam enerji ihtiyacının yüzde 10’u rüzgardan karşılanıyor.
Türkiye Rüzgar Enerjisi
Birliğince (TÜREB) “Rüzgar Enerjisi Memleket Meselesi” mottosuyla düzenlenen 8’inci Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi
(TÜREK), 5-6 Kasım 2019 tarihlerinde Ankara Sheraton Otel’de yapıldı.
Kongrede, rüzgar enerjisi sektörü;
yatırım, teknoloji ve araştırma-geliştirme (Ar-Ge) olmak üzere birçok boyutuyla
konuşuldu. Kongre kapsamında, rüzgar sektörünün gelişimine destek sağlayacak
yeni Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) masaya yatırılarak,
rüzgarda yeni stratejik yol haritası ve yan sanayinin geliştirilmesi ana
başlıklarına odaklanıldı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Başkanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK)
katkılarıyla gerçekleştirilen kongrede, çeşitli konularda oturumlarla
sektörün sorunları, potansiyeli ve gelecek dönem beklentileri etraflıca
tartışıldı. Rüzgar alanındaki Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA)
uygulamaları, kapasite tahsis modelleri, rüzgarda tedarik zinciri, verimlilik
ve finansman konuları ayrıca ele alındı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez kongrenin açılışında yaptığı
konuşmada, rüzgar enerjisi alanında çeşitli zorluklar olsa dahi işlerin
yürüdüğünü ifade ederek, ilk rüzgar santralinin 1998 yılında 21 yıl önce
faaliyete geçtiğini hatırlattı. 2005 yılında enerjide yenilenebilir konusunun
yaygınlaşmaya başladığını söyleyen Dönmez, büyük dev projelere ve daha fazla da
yerli projelere imza attıklarının altını çizdi. Dönmez dengeli bir enerji
portföyünü uygulamada tutmaya gayret gösterdiklerini belirterek, önümüzdeki 3
yıllık süre içerisinde rüzgarda ve yenilenebilir kaynaklarda yüzde 5 büyüme
öngördüklerini anlattı. Son dönemde rüzgar yatırımları düşse de bugün 7 bin 500
mega watlık bir kurulu güç bulunduğunu anımsatan Dönmez, Danimarka ve Almanya
ile deniz üstü projeleri için birlikte çalıştıklarını kaydetti. Dönmez, rüzgar
enerjisinde 17 bin kişiye istihdam sağladıklarına dikkati çekerek, önümüzdeki
yıllarda bu alanda Türkiye’nin önemli bir marka olacağına işaret
etti. Enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi için önemli adımlar
atacaklarını kaydeden Dönmez, “Amacımız enerjinin tüketildiği yerde üretilmesi”
dedi. Dönmez, rüzgarda savrularak değil, rüzgara yön vererek yollarına devam
edeceklerinin altını çizdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş da konuşmasında
rüzgar enerjisinin Türkiye’de gelişiminin öyküsünü anlattı. Bir teşvik
paketiyle yola çıktıklarını anımsatan Elitaş, 2007’de rüzgar enerjisiyle ilgili
yeni bir yasa düzenlediklerini, 2009’da yaşama geçirilen yasa sayesinde 10 yıl
içerisinde yüzde 10 kapasiteye ulaşılmasının çok iyi bir başarı olduğuna işaret
etti. Daha verimsiz rüzgarların verimli hale getirilebileceğini vurgulayan
Elitaş, gelişmişliğin artık ‘fabrika bacaları’ ile değil, ülkelerin ‘gece
ışıklandırılması’yla endeksli olduğunu kaydetti. Elitaş, yenilenebilir
enerjinin ülkemiz için çok ehemmiyetli olduğunu yineleyerek, “Rüzgarı kimse
kesemez, güneşi hiç kimse engelleyemez” diye konuştu. Daha bağımsız ve temiz
bir enerji üretilebileceğini dile getiren Elitaş, 2011 yılında rüzgarda yerli
üretime teşvik getirdiklerini anlattı. Elitaş, kendisinin de bir sanayici
olarak enerjide fiyatları çok yüksek bulduğunu kaydederek, serbest piyasanın uygun
olduğu bir yerde projelerin de buna göre değerlendirilmesi gerektiğine vurgu
yaptı.
Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz da
konuşmasında; rüzgar enerjisinden elektrik üretimi için yapılacak yatırımların artırılmasında
yatırımcılara büyük görev düştüğünü ifade etti.
Yılmaz, yenilenebilir kaynaklardan rüzgar enerjisiyle
üretilen elektriğin öneminin vatandaşlara ve kamunun tüm taraflarına iyi
anlatılması gerektiğini aktardı. Yılmaz, söz konusu yenilenebilir kaynaklara
hala petrol, kömür gibi kaynakların alternatif olduğuna dikkati çekerek, bunu anlatmakta
yatırımcılara da büyük görev düştüğünü söyledi.
Yenilenebilir enerji yatırımlarında sürdürülebilir ve
temiz bir çevrenin de dikkate alındığını aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:
“Rüzgar enerjisi yatırımlarının ülkemizin geleceği
olduğunu anlatmalıyız. Bu yatırımların belki ileride Türkiye’yi üretim merkezi
haline getirebilecek bir yolun da başlangıcı olduğunu anlatmalıyız. Bugün doğal
gaz dağıtım sektöründe kullanılan malzemenin, teçhizatın yüzde 95'i yerli ve
yurt dışına ihraç ediliyor. Bu, neden rüzgarda ve güneşte olmasın.”
Türkiye Rüzgar
Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım ise sektörde küresel iş
birlikleriyle bir ekosistem oluşturmayı başardıklarını ifade etti.
Yıldırım,
2030’da 25 bin megavat kurulu güce ulaşmayı hedeflediklerini anlatarak, Türkiye’nin
yenilenebilir enerji potansiyelini üst seviyeye taşımak için rüzgar ve güneş
gibi yerli kaynakların değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de
rüzgar enerjisi sektörünün sanayileşme noktasında diğer elektrik üretim
alanlarının önüne geçtiğini belirten Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkenin birçok yerine 3 bin 85 türbin diktik, 180
santral ile Türkiye’nin elektriğinin yüzde 10’unu karşılar hale geldik. Hedeflere
ulaşırken ülke olarak koyduğumuz katma değeri artırmak istiyoruz. Yerli
sanayimizin daha da gelişmesini, yerli aksam üreticilerimizin global tedarikçiler
arasında yerlerini almalarını istiyoruz."
Yıldırım, rüzgar enerjisi projeleri için Türkiye'de
üretilen parçaların yurt dışına da satıldığına işaret ederek, sanayici ve parça
üreticilerinin ilave kurulu gücün her yıl en az bin megavat olacağını öngördüklerini,
her ne kadar ihracat yapma kabiliyetleri olsa da yerel pazarın da kendi
imalatlarını desteklemesi gerektiğini ifade etti.
Yerli
Yatırımcı Dertli
8’incisi
gerçekleştirilen Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne Türkiye’den
ve uluslararası arenadan birçok şirketin üst düzey yöneticisi katıldı. Rüzgar
Enerjisi Sektörü alanındaki tüm konu başlıklarının detaylarıyla ele alındığı oturumlarda
rüzgar türbini üretimi alanında dünya devi global şirketler ve yerli üreticiler
sorunlarını dile getirdi.
Kongrenin ilk günü gerçekleştirilen “Küresel Görünüm:
Yenilikler ve Fırsatlar” konulu ilk oturumun başkanlığını Avrupa Rüzgar Ajansı Başkanı Giles Dickson yaptı. Rüzgar Sektörü’ne Destek Sistemi’nin, Batarya ve Depolama’nın,
Yenilenebilir Enerji’nin Maliyeti’nin, İhracat Kredisi’nin sektör için öneminin,
Yeni Bir Enerji Modeli’nin ve Global Sorunlar’ın ele alındığı oturuma Enercon
GmbH’dan Dr. Marcus Orlowski, Nordex Group CEO’su Jose Luis Blanco Dieguez, Siemens
Gamesa Renewable Energy Onshore CEO’su Alfonso Faubel; Vestas Orta Doğu, Kuzey
Afrika, Güney Avrupa ve Latin Amerika Başkanı Eduardo Medina Sanchez ve GE Orta
Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye CEO’su Dr. Manar Al Moneef katıldı.
Kongrenin ilk günkü Rüzgar Piyasa Görünümü:Yerli
ve Küresel Pazarlardan Çıkarılan Dersler ve İş Modeli Karşılaştırmaları konulu ikinci
oturumunda da Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah
Tancan yöneticilik yaptı. Oturuma, Polat Enerji Üst Yöneticisi Zeki Eriş,
Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erol Demirer, Güriş Genel Müdürü Ali
Karaduman, Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Mehmet Acarla ve Eksim Yatırım
Holding Genel Müdürü Sabahattin Er konuşmacı olarak bulundu.
Oturumda 2021’de uygulamaya girmesi beklenen teşvik mekanizması, devam eden yatırımlar, kapasite tahsis modelleri ve diğer ülke örnekleri, şirketlerin üretim kapasiteleri, lisanslar, izin süreçleri, yerli yatarımcıların sorunları, kapasite artırımları, Orman Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları ile yaşanan imar ve çevre sorunları, kanat ve jeneratör üretimi, sektördeki yavaşlama 2020 sonrası destek mekanizması, alım garantileri, teşvikler ve ihale sistemi konuşuldu.
Oturumda 2021’de uygulamaya girmesi beklenen teşvik mekanizması, devam eden yatırımlar, kapasite tahsis modelleri ve diğer ülke örnekleri, şirketlerin üretim kapasiteleri, lisanslar, izin süreçleri, yerli yatarımcıların sorunları, kapasite artırımları, Orman Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları ile yaşanan imar ve çevre sorunları, kanat ve jeneratör üretimi, sektördeki yavaşlama 2020 sonrası destek mekanizması, alım garantileri, teşvikler ve ihale sistemi konuşuldu.
Yorumlar
Yorum Gönder