Şehir Trenleri Yeniden Geliyor
Şehrin merkezi ile dışını birleştiren gün
içinde yolcu taşıyan nostaljik ‘banliyö (şehir treni) trenleri’ yeniden trafiğe
çözüm olarak görülüyor. Günümüzde şehirlerin geniş bir coğrafyaya yayılması
nedeniyle artan trafik sıkışıklığı, ‘banliyö tenleri’yle giderilmeye
çalışılacak.
Evrimleşen şehirler, sosyal,
çevresel ve teknolojik etkilerle karmaşık hale gelirken; iklim değişikliği
şehirlerin daha dayanıklı yapılara ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Zamanımızda
şehirlerin şekillenmesinde aktif rol oynayacak gibi gözüken, yapay zeka
uygulamaları ‘banliyö trenleri’ni çözüm olarak işaret ediyor. Mimarlık ve şehir
tasarımı üzerinde araştırma yapan Fast Co Design,
geleceğin kentsel tasarımını şekillendirmesi beklenen yedi trendi belirledi.
Bunlar: Algoritmik tasarım şehirleri ‘banliyö’ye yeniden
ihtiyaç duyacak, yeni trend otomobiller yolların tasarımını değiştirecek,
değişik kuşaklar bir arada yaşayacak, mağazacılığa özgü
olarak görülen ‘butik’ kavramından esinlenerek, üst gelir gruplarına yönelik
inşaa edilen; özgün, pahalı, özenle dizayn edilmiş ‘butik semt’ler giderek
değerini kaybedecek, artırılmış gerçeklik
teknolojisi daha da yaygın hale gelecek, kurumsal
kampüsler yeniden düzenlenecek, su, şehirlerin geleceğini şekillendirecek.
Her şeyi şekillendiren
algoritmalar, şehir anlayışımızı değiştirirken,
şehirlerle ilgili verileri analiz etmede yapay zekaya ihtiyaç duyuyor.
Mimarlar, karmaşık yapılardan prefabrik evler üretmeye
kadar yapay zekanın ortaya koyduğu yeni imkanlardan yararlanıyor.
Otomobil üreticileri, yeni ürünler geliştirmek ve daha
az trafik sıkışıklığı, daha az kirlilik ve daha hızlı ulaşım için birbirleriyle
yarışıyor.
Özgün, pahalı, özenle dizayn edilmiş ‘butik semt’ler
yerine, her jenerasyonun (çocuklar, gençler, yetişkinler ve
yaşlılardan oluşan) bir arada yaşadığı şehir semtleri öne çıkacak.
Artırılmış gerçeklik
teknolojisinin zamanla çok daha yaygın hale gelmesi beklenirken, halka açık
alanlara sanal objeler yerleştirilmesi tartışılır hale gelecek.
Silikon Vadisi ve benzeri
kampüsler, günümüzün en yenilikçi teknolojileri ve bilimsel gelişmelerini
temsil ediyor. Ancak buralarda faaliyet gösteren şirketler içinde bulundukları
topluluktan uzak kurumsal kampüslerinde sıkışıp kalmış durumda. Bu da
çalışanların iş yerleri genellikle evlerinden uzakta olduğu için belirli saatlerde
trafik sıkışıklığına; aynı zamanda da gayrimenkul düzensizliğine yol açıyor.
Şehirlerin geleceği ‘su’ ile
şekillenecek
Şehirlerin geleceğinde suyun
belirleyici faktör olacağı, halkın sağlığı ve can güvenliğinde önemli rol
oynayacağı gayet açık…Deniz suyu: geleceğin kaynağı gibi gözüküyor.
Uzmanlar yeni su kaynakları aramanın önemli olduğuna inanıyorlar ama su geri
dönüşümünde daha da büyük bir potansiyelin yattığını belirtiyorlar.
BASF Türkiye sitesinde yer alan araştırmaya göre, birçok bölgede su tüketimi daha şimdiden
mevcut kaynakların karşılayabileceğinden çok daha hızlı artıyor. Azalan yeraltı
su seviyeleri, boş nehir yatakları, kurumuş su depoları ile kuraklıklar artarak
dikkatleri çekiyor. Bu artık sadece kuraklığa yatkın ülkelerde görülen bir
durum değil. Sanayileşmiş ülkelerdeki şehirler bile su kesintileri yaşıyor.
Hortumla çimleri sulamak veya araba yıkamak para cezasına tabi oldu.
Avrupa Çevre Ajansı’na göre de kentsel su sistemlerinde
yapılan bazı değişiklikler ile, hem yağmur suyu hem de daha az kirlenmiş atık
su şehirdeki su kullanıcılarına geri döndürülebilir.
Halka daimi olarak temiz su tedariki sağlamak kolay bir görev değil…Su
sistemlerinin, nüfus ve hane boyutu, yeryüzünün fiziksel özelliklerindeki
değişiklikler, tüketici davranışı, ekonomik sektör talepleri (turistik
aktiviteler gibi), suyun kimyasal bileşimi ve su depoları ve suyun taşınmasına
ilişkin lojistik dahil çok sayıda faktörü dikkate alması gerekiyor. Ayrıca,
beklenmedik sel felaketleri, sıcak hava dalgaları ve kuraklık dönemlerini
içerebilen iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunlar da göz önüne alınmalı.
Kentsel su krizlerini önlemek için, temiz su tedarikinden, bu suyun
tüketiciler tarafından farklı şekillerde kullanılmasına kadar her aşamada su
kaynaklarını etkin bir şekilde yönetmemiz gerekiyor. Bu da tüketimin
azaltılması kadar suyun toplanması ve kullanılmasına yönelik yeni yöntemler
bulmayı da içeriyor. Su yönetimi ayrıca, yerel çevrenin özellikleri de dikkate
alınarak, daha geniş bir kentsel yönetim bünyesine daha iyi bir şekilde entegre
edilebilir…
Yorumlar
Yorum Gönder