Türkiye ve AB İletişimi Ne Kadar Şeffaf
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkisinde; katılım süreci
boyutunda; yeni güçlü adımların atılmasına ihtiyaç var. İlişkideki dalgalı
seyir iletişim boyutunda yeni bir hamleyi zorunlu kılıyor.
Türkiye ve Avrupa Birliği’ne yönelik olmak üzere iki yönlü olarak
hazırlanan AB İletişim Stratejisi’nin (ABİS) ne kadar şeffaf olduğu tartışma konusu…
Kapsamlı, esnek ve şeffaf olduğu öne sürülen stratejide “Sivil Toplum” hareketine de
önemli bir yer verildiği gözleniyor.
Haziran 2015-Haziran 2019 dönemini kapsayan Avrupa
Birliği’ne (AB) Katılım İçin Ulusal Eylem Planı II. Aşaması 2014 yılında
açıklanmıştı. Ulusal Eylem Planı’nın işleyişini belirleyen AB İletişim
Stratejisi uygulamaya geçirilerek, üniversitelerden farklı inanç grupları
temsilcilerine, gençlik ve kadın örgütlerinden engelli derneklerine kadar geniş
bir yelpazeyi temsil eden sivil toplum kuruluşlarının katkı ve önerileri
alınmıştı. İletişim strateji metni, kamu, sivil toplum, iş çevreleri,
düşünce kuruluşları ve medyayı içerecek şekilde tüm aktörler ve paydaşlar ile
paylaşılmıştı.
Uluslararası konjonktürdeki değişikliklerin yanısıra Türkiye’nin değişen ve
gelişen yapısı AB’ye üyelik sürecini her zamankinden daha stratejik kılıyor. Avrupa
Birliği Stratejisi’nin üçüncü ayağını oluşturan iletişim stratejisi Türk ve AB
kamuoylarında farkındalık yaratmak ve bu süreçte elde edilen kazanımların
toplumsal tabana yayılmasını sağlamak üzere yeni yaklaşım ve araçlarla
güçlendirildi.
AB İletişim Stratejisi, hem Türk kamuoyuna Avrupa Birliği
ile ilgili güncel, pratik, somut ve anlaşılır bilgi vermeyi, hem de Avrupa
Birliği kamuoyunu Türkiye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
katkısı konusunda bilgilendirmeyi hedefliyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği Stratejisi’nde yeralan yurt
içi iletişim stratejisinin toplumun her kesiminde ilgiyle karşılandığı
belirtiliyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum süreci, kamu kurum ve kuruluşlarının
yanı sıra toplumun tüm kesimleriyle yakın diyalog kurulmasını gerektiriyor. Doğru
yöntemlerle yürütülen etkin bir iletişim stratejisi, kamuoyunda Türkiye’nin AB
üyeliği yönündeki çabalarını güçlendiriyor.
İletişim iki
boyutlu
Avrupa Birliği İletişim Stratejisi’nin iki boyutu var.
Strateji’nin yurt içi iletişim boyutu, Türk halkının AB’ye katılım sürecinin
ülkemiz için bir çağdaşlaşma ve demokratikleşme projesi olduğuna ve her alanda
yaşam standartlarını yükselteceğine ilişkin inancını güçlendirmeyi ve
reformlara desteğini artırmayı hedefliyor.
İletişim Stratejisi’nin yurt dışı boyutu ise, AB
kamuoyunda ülkemize ilişkin olgu ile algının örtüşmesini sağlamayı, karşılıklı
güveni yeniden oluşturmayı ve AB sürecindeki kararlılık, özgüven ve
samimiyetimizi ön plana çıkarmayı amaçlıyor.
İletişim Stratejisi kapsamında, sivil toplum
kuruluşlarının birikimlerinden yararlanmak ve mevcut sorunların çözüme
kavuşturulması için geniş katılımlı Sivil Toplumla Diyalog Toplantıları’nın
önümüzdeki süreçte daha da artacağı ön görülüyor.
İletişim Stratejisi’nin temel hedef kitlesini Türk ve AB
vatandaşları oluşturuyor. Uluslararası, ulusal ve yerel kuruluşlar, sivil
toplum, üniversiteler, iş dünyası, medya, kültür, sanat, spor ve siyasi
aktörler bu süreçteki birincil paydaşlar.
Toplumun bütün kesimlerinin görüşleri dikkate alınarak oluşturulan
İletişim Stratejisi’nin katılımcı bir anlayış ile uygulanıyor olduğu
vurgulanıyor.
AB
koordinasyon birimleri kuruldu
AB İletişim Stratejisi’nin yurt içi boyutu çerçevesinde,
81 ilde AB ile ilgili çalışmalara destek olmak üzere birer “AB Koordinasyon
Birimi” kuruldu. Farklı program ve projeler için ve yerelde yürütülecek
faaliyetler için mali destek sağlandı. Yerel yönetimlerin AB’deki muhatapları
ile ortak projeler yürüttükleri şehir eşleştirme mekanizmaları oluşturuldu. “Sivil
Toplumla Diyalog Toplantıları” gerçekleştirildi. AB’ye üyelik sürecinde; Türkiye-AB
Mali İşbirliği ve Avrupa Birliği Programları gibi konularda kamuoyunu
bilinçlendirmeye yönelik belgesel filmler, kamu spotları ve yeni yayınlar ilgili
çevrelerle paylaşılıyor.
Türkiye’nin
Avrupa Birliği Stratejisi
2014’te kamuoyuna açıklanan “Türkiye’nin Yeni Avrupa
Birliği Stratejisi” ile de Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ivme
kazandırarak üyeliğe giden yolun önündeki engellerin üstesinden gelinmesi
amaçlanıyor. Yeni strateji çerçevesinde ülkemizin öncelikleri ve vatandaşların
yararı ön planda tutularak hem reform sürecine hız kazandırılması hem de Türkiye ve AB arasında yeni iletişim köprüleri kurulması
hedefleniyor.
Kararlılık, süreklilik ve etkinlik temelleri üzerine
kurulan strateji; Siyasi Reform Süreci, Katılım Sürecinde Sosyo-Ekonomik
Dönüşüm ve AB İletişim Stratejisi olmak üzere üç ana bölümden oluşuyor.
Avrupa Birliği Stratejisi, “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı ve Avrupa Birliği İletişim Stratejisi" ile operasyonel hale getirilmiş durumda.
Avrupa Birliği Stratejisi, “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı ve Avrupa Birliği İletişim Stratejisi" ile operasyonel hale getirilmiş durumda.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımı, sadece Türkiye’ye
demokratik ve sosyo-ekonomik kazanımlar sağlamakla kalmayacak, Avrupa’nın
ekonomik, siyasal, stratejik önem ve derinliğini artırarak AB’nin de bölgesel
bir güçten tam anlamıyla küresel bir güce dönüşmesine katkıda bulunacak.
Mevzuat uyum çalışmalarına eşlik edecek zihinsel dönüşümü
teşvik etmek ve kolaylaştırmak da sürecin çok önemli bir parçası…
Süreçte paydaşlar ile oluşturulacak Danışma, Koordinasyon
ve İzleme Kurulu (DAKİK), AB İletişim Stratejisi’nin yönlendirilmesi, izlenmesi
ve değerlendirilmesinden sorumlu olacak. Avrupa Birliği Bakanlığı ise, İletişim
Stratejisi’nin genel koordinasyonunu sağlıyor.
Süreci destekleyici nitelikte, klasik iletişim
yöntemlerinin yanı sıra bilginin en hızlı şekilde hedef kitleye ulaşmasını
sağlayan sosyal medya ve dijital teknolojiler de en etkin biçimde kullanılacak.
Bu arada, 2014-2020 döneminde Türkiye tarafından Erasmus+
Programı kapsamında kullanılacak yaklaşık 800 milyon Avro Türk ve AB
vatandaşları arasındaki etkileşimin güçlendirilmesinde değerlendirilecek.
Türkiye’nin hali hazırda dahil olduğu Ufuk 2020 (Horizon
2020), Yaratıcı Avrupa (Creative Europe), İşletmelerin ve KOBİ’lerin Rekabet
Edebilirliği Programı (COSME) ve İstihdam ve Sosyal Yenilikçilik (EaSI) ve
Sivil Koruma Mekanizması gibi AB Programları da iletişime destek sağlamak üzere
etkin olarak kullanılacak.
AB ile ilgili konularda iletişimin ve işbirliğinin
güçlendirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının sürece katılım ve katkılarının
artırılması gerekiyor.
Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında katılım
sürecinde gerçekleştirilen reformların ve bu reformların günlük hayata
etkilerinin kamuoyunda daha bilinir kılınması Türkiye’nin AB üyeliği açısından
büyük önem taşıyor. AB sürecinin yönetilmesi ve yönlendirilmesinde
üniversitelerin etkinliğinin artırılmasının da üzerinde duruluyor.
Yorumlar
Yorum Gönder