4.0 ile Küresel Üretimin Haritası Değişecek
‘Dördüncü Sanayi Devrimi’nin küresel üretim haritasını değiştireceği
öngörülüyor. Yeni ürün ve hizmetlerin potansiyel müşterilere yakın olması
isteğinin bu değişimi tetikleyeceği belirtilirken, dünyadaki yeni değer
zincirlerinin, bazı ülkeleri üretim anlamında avantajlı konuma getireceği
vurgulanıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun, A.T.
Kearney iş birliği ile hazırladığı “Readiness
for the Future of Production Report 2018-Üretimin Geleceğine Hazırlık Raporu”nun ikincisinde de Dördüncü
Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan yeni üretim yöntemleri ve gelir
kapıları ele alınıyor. Dördüncü Sanayi
Devrimi’nin gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerle arayı kapama fırsatı tanıdığının
üzerinde duruluyor.
Yeni teknolojik paradigmanın, gelişmekte olan ülkelere
fırsatlar sunduğunun altının çizildiği raporda, “Mevcut üretim yapılarını
dönüştürmenin maliyeti düşünüldüğünde, sıfırdan başlamak bir rekabet avantajına
dönüşebiliyor” deniliyor.
General Elektrik (GE) Türkiye
Blog Sayfası’nda Üretimin Geleceğine Hazırlık Raporu’nun
ikincisi üzerinden yapılan değerlendirmede; üretimin
geleceğine hazır olmak için yerel değil, bölgesel ve küresel çözümler
geliştirmek gerekeceğinin altı kalın çizgiyle çiziliyor.
Değerlendirmede, küresel üretim sistemlerinin sadece ileri yöntemler değil,
aynı zamanda da küresel standartlar ve normlar gerektireceği vurgusu yapılarak,
düzenlemeler konusunda ülkelerin iş birliğinin büyük önem arz edeceği ifade
ediliyor.
Dördüncü
Sanayi Devrimi’ne özel ilgi
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 toplantısı Ocak ayında
İsviçre’nin Davos kentinde yapılmıştı. “Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek
Oluşturmak” sloganıyla düzenlenen toplantıda, Dördüncü Sanayi Devrimi de en çok
konuşulan konulardan biri olmuştu. Dünya Ekonomik Forumu’nda “Üretimin Geleceğine Hazırlık Raporu 2018” araştırması kapsamlıca
ele alınarak, Dördüncü Sanayi Devrimi, yaratacağı potansiyel ve olası sonuçlarıyla
birlikte ayrıca değerlendirilmişti. İki bölüm olarak hazırlanan raporun birinci
bölümüne de önceki yazılarımın birinde yer vermiştim. Raporun ikinci kısmı
doğrultusunda öne çıkan ve öngörülen sekiz önemli sonuç ise şöyle:
Her ülkenin
gelişime açık yanları bulunuyor: Henüz dönüşüm sürecinin başında yer alıyoruz. Bu
nedenle hiçbir ülke Dördüncü Sanayi Devrimi’nin nimetlerindenyle yararlanma
konusunda tam anlamıyla hazır değil. Japonya mevcut üretim yapısı bağlamında,
ABD ise üretimin itici güçleri konusunda öne çıkıyor. Ancak en gelişmiş ülkeler
bile henüz her alanda bir yetkinliğe ulaşabilmiş değil.
Üretimdeki
küresel dönüşüm birtakım güçlükler yaratacak: Dönüşüme hazır ülkeler hızla
yol alırken, yeterince hazırlanmayanlar geride kalacak. Küresel üretimin yüzde 75’ini
gerçekleştiren, çoğu Avrupa ve Uzak Doğu’daki 25 ülke üretim ve verimlilikte
artış yakalarken; Latin Amerika, Orta Doğu, Afrika ve Avrasya’daki ülkelerin yüzde
90’ı hazırlıksız yakalanacak ve aradaki fark daha da belirginleşecek.
Ülkeler
kendilerine alternatif yollar seçecek: Kimi ülkeler ileri üretim teknolojilerine
yönelirken, kimileri geleneksel üretime ağırlık verecek ve ucuz iş gücünün
avantajını kullanacak. Bu noktada her ülkenin doğru strateji benimsemesi büyük
önem kazanacak.
Her ülkenin
gelişime açık yanları bulunuyor: Henüz dönüşüm sürecinin başında yer alıyoruz. Bu
nedenle hiçbir ülke Dördüncü Sanayi Devrimi’nin nimetlerinden yararlanma
konusunda tam anlamıyla hazır değil. Japonya mevcut üretim yapısı bağlamında,
ABD ise üretimin itici güçleri konusunda öne çıkıyor. Ancak en gelişmiş ülkeler
bile henüz her alanda bir yetkinliğe ulaşabilmiş değil.
Her grubun
kendine göre bir önceliği var: Önde gelen ülkelerin yeni teknolojiler
tasarlaması ve test etmesi gerekiyor. Çağa ayak uyduramayan ülkelerin arkada
kalmaktan kurtulması şart. Çünkü bir yandan gelişmiş ekonomiler ileri üretim
tekniklerine yönelirken, gelişmekte olan ülkeler de ucuz iş gücü avantajını ele
geçiriyor. Yüksek potansiyelli ülkelerin yapması gerekenlerin başında mevcut
üretim yapısını güçlendirmek ve çeşitlendirmek geliyor. Gelişmekte olan
ülkelerin ise doğru bir strateji benimsemesi, ileri üretim tekniklerine mi
yoksa geleneksel üretime mi ağırlık vereceğine karar vermesi gerekiyor.
Yeni
teknolojik paradigma, gelişmekte olan ülkelere fırsatlar sunuyor: Dördüncü
Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkan yeni üretim yöntemleri ve gelir
kapıları, gelişmekte olan ülkelere gelişmiş ülkelerle arayı kapama fırsatı
tanıyor. Mevcut üretim yapılarını dönüştürmenin maliyeti düşünüldüğünde,
sıfırdan başlamak bir rekabet avantajına dönüşebiliyor.
Dördüncü
Sanayi Devrimi küresel üretim haritasını değiştirecek: Yeni değer
zincirleri, bazı ülkeleri üretim anlamında avantajlı konuma getirecek. Yeni
ürün ve hizmetlerin potansiyel müşterilerine yakın olma isteği, küresel üretim
haritasında değişime yol açabilecek. Bu anlamda ülkelerin, üreticilere cazip
gelecek beceriler geliştirmesi kritik bir önem kazanacak.
Üretimin
geleceğine hazır olmak için yerel değil, bölgesel ve küresel çözümler
geliştirmek gerekecek: Küresel üretim sistemleri sadece ileri yöntemler
değil, aynı zamanda da küresel standartlar ve normlar gerektirecek.
Düzenlemeler konusunda ülkelerin iş birliği büyük önem arz edecek.
Dönüşümü
hızlandırmak için kamu – özel iş birliği konusunda yeni ve yenilikçi
yaklaşımlar benimsemek gerekecek: Ülkelerin karşı karşıya olduğu sıkıntıların
sadece devlet ya da sadece özel sektör tarafından çözülmesi mümkün görünmüyor. Bu
anlamda iş birliği şart. Geleneksel kamu – özel iş birlikleri bir noktaya kadar
işe yarasa da daha etkin çözümler için yenilikçi iş birliği modelleri
geliştirmek gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder