Yaşayan Şehirlerin Akıllanması


Dünyada ve Türkiye’de nüfusun her geçen zaman diliminde artıyor olması endişeleri de beraberinde getiriyor. Özellikle Türkiye’de büyük şehirlere göç, içinde bulunduğumuz konjonktürde biraz olsun azalsa da; büyük şehirlerdeki mevcut yoğun nüfus yine de üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak karşımızda duruyor…

Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında sıfırdan inşa edilen “akıllı şehirler” yükselmeye başladı. Yöneticiler, şehirlerindeki sorunları analiz etmek ve kaynakları koordine etmek için sürekli bir arayış içerisindeler. Elektrik, su, internet kesintilerini en aza indirmek, herkesin refah düzeyini artırmaya yönelik sürdürülebilir bir büyümeyi ve kalkınmayı sağlamak elbette gerekiyor.

Güvenli mahalleler, kaliteli okullar, akıllı konutlar, akıllı akıcı trafik, konuşan şehir mobilyaları; tüm bunlar şehirdeki ihtiyaçlara çözümler üretmek için tüm dünyada kabul görüyor. “akıllı şehirler “ kavramına; Ekonomi, Eğitim, Enerji, Çevre, Finans, Yangın ve Acil Müdahale, Yönetişim, Sağlık, Sosyal Alanlar, Güvenlik, Korunma, Katı Atıklar, İletişim, Ulaşım, Şehir Planlama, Atık Su, Su ve Kanalizasyon konuları giriyor. Bu aktörlerin iyi yönetilmesi halinde işsizliğin de sorun olmaktan çıkabileceği üzerinde duruluyor.

“Akıllı şehirler” konusu hiçbir zaman bitmeyecek bir inovasyon yolculuğu gibi…Yapılan araştırmalar, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’inin  şehirlerde yaşayacağına işaret ediyor. Sağlık, eğitim, ulaşım, enerji, su, kanalizasyon, çevre, sosyal hizmetler, güvenlik ve daha nice alanlarda şehir insanlarının taleplerini karşılamak, mevcut durumu korumak yoğun çalışma ve çaba gerektiriyor.

Tüm binalar tek bir ağa bağlanabilir. Evlerdeki ısıtma, havalandırma, enerji yönetimi ve bir çok şey uzaktan kontrol edilebilir. Her daire ve ofise video konferans sistemi kurularak, insanlar iş, eğitim ve özel işleri için bu sistemleri kullanarak rahat ve kolay bir şekilde işlerini halledebilir.

“Akıllı şehirler “ aynı zamanda içerisinde yaşayan halkın bireysel ya da kurumsal olarak katkıda bulunacağı bir olgu. Bu bakımdan şehre ait verilerin açık bir şekilde paylaşılması, “akıllı şehirler “ konsepti içerisinde dikkate değer bir nokta.

Akıllı şehirlerin temel özellikleri

Akıl şehirlere dönüşüm, içerisinde bir çok süreci barındırıyor. Yaşadığımız şehirlerin ideale yakın bir noktaya ulaşması için bu gelişim ve değişim sürecinin süreklilik arz etmesi gerekiyor.

Dönüşüm sürecinde; teknolojinin yanı sıra, finansman modelleri, uluslararası standartların uygulanması, personel eğitimi, toplumsal entegrasyon, kamuoyunun bilgilendirilmesi, teknik dokümantasyon-içerik gibi konuların da değerlendirilmesi gerekiyor.

Akıl şehirlerin en önemli başlıklarından bir tanesi de “Ortak Akıl”. Çalışmaları hayata geçirirken ilgili kişilerin fikir ve katkılarını alacak zemini oluşturmak, çok yönlü ve birlikte  çalışma kültürünü  inşa etmek çok önemli. Aksi takdirde gerekli kamuoyu desteği ve katılımcılığı sağlamak mümkün olmayabilir. Akıllı şehirler için şunların yapılması gerekiyor:

Ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel gelişimin sağlanması için birbirleri ile iletişim halindeki altyapıları kullanmak,

Kentlerde yeni iş olanaklarının yaratılması ve geliştirilmesi sağlanarak, sosyoekonomik gelişmişliği arttırmak,

Farklı kesimlerdeki ve bölgelerdeki kent sakinlerinin kamu hizmetlerinden eşit şekilde faydalanmasını sağlamak,

Bilgi odaklı ve küreselleşen ekonomide nitelikli insan kaynağı kentlere çekilerek yaratıcı kültür ortamını oluşturmak,

Kent sakinlerinin yeni teknolojileri öğrenmesi, benimsemesi ve yeni çözümlere katkılarının sağlanması,

Sosyal ve çevresel olarak sürdürülebilirlik ve kaynakların etkili kullanılması.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

e-Ticaret Yönetmeliği’ne Danıştay Ayarı

Veri Depolamanın Geleceği

Sanal Dünyanın Bilgi Avcıları